Gün ağarıyordu…
Gece
kederli
soluğunu tutmuş
gözyaşlarını
şafağın
gizemli buğusunun
ardına
gizemli buğusunun
ardına
gizlemeye çabalıyordu
Hüzünler
sahte sığınakların
sığ derinliğinde
avuntulara
boşuna
derman
arıyordu
arıyordu
Alacakaranlık
kimsesiz feryatların
çaresizliğine
ıssız
gölgeliklerinde
gölgeliklerinde
sessizce
ağlıyordu
Umuda dair
her şey
çoktandır
suskun
söylemlerin
söylemlerin
ardında
saklıydı
Karanlığın
dipsiz
kör derinliğinde
kör derinliğinde
uyuyordu insanlık..
Bunca zaman
tanık olduklarına
bakıp
utanmadan
utanmadan
Yaşananları
bir nefeste
kusmaya hazır
yeryüzü
artık
bu yükü
kaldıramayacaktı
kaldıramayacaktı
Besbelliydi …
Birazdan
tan ağaracak
ardından
keder yüklü bulutlar
kabaracak
sağanak
bir yağmur
yağacaktı
bir yağmur
yağacaktı
Yatağından taşan sular
gelmiş geçmiş
tüm
tüm
yalan dolan
kan
barut
ve
riyayi
yıkayacak
Ardından
Ak bir güvercinin
korunaklı gölgesinde
beklenen
aydınlığı doğuracaktı..
Sancı - Sayfa :48
Sancı - Sayfa :48